Önemli Vergi Düzenlemeleri İçeren Yasa Teklifi
Bugün TBMM Başkanlığına sunulan vergi yasalarında önemli değişiklikler öngören yasa teklifinde öne çıkan hususlar aşağıda özetlenmiştir.
Dördüncü Geçici Vergi Dönemi Kaldırılıyor- Yıllık Beyannameler Bir Ay Öne Alınıyor
Öngörülen düzenlemeyle dördüncü geçici vergilendirme dönemi kaldırılmakta ve yıllık beyanname verme ve ödeme dönemleri bir ay öne çekilmektedir. Bu değişiklikle Kasım ayında verilecek üçüncü geçici vergi beyannamesiyle geçici vergi dönemi sona ermekte, şubat ayında dördüncü geçici vergi beyannamesinin verilmemesi sağlanmaktadır. Bu düzenlemeyle birlikte her yılın Mart ayında verilen gelir vergisi beyannamesi ile Nisan ayında verilen kurumlar vergisi beyannamelerinin verilme tarihi bir ay öne çekilerek gelir vergisi beyannamesinin Şubat ayında, kurumlar vergisi beyannamesinin Mart ayında verilmesi sağlanmaktadır.
Amortisman Uygulamasında Öngörülen Önemli Değişiklikler
Amortisman uygulamasına ilişkin olarak 213 sayılı Kanunun 320 nci maddesinde iki önemli değişiklik yapılmaktadır. Bunlardan ilki mükelleflerin aktiflerine yeni kaydedecekleri iktisadi kıymetleri için, bu kıymetlerin aktifte kaldığı süre kadar gün esasına göre amortisman hesaplamasına imkan vermektedir. Faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları binek otomobilleri hariç olmak üzere, işletmelere ait binek otomobiller için bu yöntem kullanılamayacak olup, bunlar için mevcut uygulama (kıst esaslı) devam edecektir. İkinci değişiklik ise, mükelleflerin, Hazine ve Maliye Bakanlığının iktisadi kıymetler için tespit ve ilan ettiği faydalı ömürlerden kısa olmamak, bu sürenin iki katını ve her halükarda elli yılı aşmamak üzere, amortisman süresini, her yıl için ayrı nispet olmak kaydıyla, serbestçe belirlemelerine izin vermektedir.
Dava ve İcra Takibine Değmeyecek Alacak Tutarı Belirli Hale Geliyor
Vergi Usul Kanununun şüpheli alacakları düzenleyen 323 üncü maddesinde yapılması öngörülen değişiklik ile bir yandan yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede olan 3 bin Türk lirasını aşmayan küçük alacakların şüpheli alacak sayılacağı hükme bağlanırken, diğer yandan işletme defteri tutan mükelleflerin de bu uygulamadan yararlanabilmesine imkân sağlanmaktadır.
Yurtdışı Kaynaklı Nakit Sermaye Artırımına Daha Yüksek Vergi İndirimi
Bilindiği üzere nakit sermaye artışı ile ilgili artan sermaye tutarına bağlı olarak hesaplanan bir tutarın vergi matrahından indirimi özendirmesi bulunmaktadır. Artışa bağlı hesaplanan indirim tutarı, beyanname üzerinde vergiye esas kârdan düşülmekte, zarar varsa, hak sonraki seneye aktarılmaktadır. Mevcut düzenlemeye göre nakit bir sermaye artışı, sermaye azalıncaya kadar sonsuz (her yıl aynı tutar üzerinden) indirim hakkı avantajı getiriyor.
Nakdi sermaye artışından kaynaklanan faiz indirimi müessesesiyle şirketlerin sermaye yapısı güçlendirilmekte ve özkaynakla finansman teşvik edilmekte olup öngörülen düzenlemeyle ülkemize yabancı sermaye/yurtdışından kaynak girişinin artırılması amaçlanmaktadır.
Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasımn (ı) bendinin birinci paragrafından sonra gelmek üzere aşağıdaki paragrafın eklenmesi teklif edilmektedir.
“Nakdi sermaye artışlarının, yurt dışından getirilen nakitle karşılanan kısmı için bu oran %75 olarak uygulanır.”
Yatırıma Katkı Tutarının Vergi Borçlarından Düşülmesi İmkanı
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun mevcut 32/A maddesinde yer alan indirimli kurumlar vergisinde, mükellefler yatırım teşvik belgesi kapsamında yapmış oldukları yatırımlar nedeniyle hak kazandıkları yatırıma katkı tutarlarım, gerek yatırımdan gerekse yatırım döneminde diğer faaliyetlerinden elde ettikleri gelirlerine indirimli oranda kurumlar vergisi uygulamak suretiyle kullanabilmektedirler.
Öngörülen düzenlemeyle, yatırım teşvik belgesi bazında yatırım harcamasına yatırıma katkı oranının uygulanmasıyla belirlenen tutarın %10’luk kısmı, kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken ayı takip eden ikinci ayın sonuna kadar talep edilmesi şartıyla, özel tüketim vergisi ve katma değer vergisi hariç olmak üzere tahakkuk etmiş diğer vergi borçlarından terkin edilmek suretiyle kullanılabilecektir. Böylece, yapılan yatırım harcamaları nedeniyle hak kazamlan yatırıma katkı tutarlarının mükellefe geri dönüşü hızlandırılmakta ve yatırımcıya sağlanan destek artırılmaktadır. Düzenleme vergi iadesi olmadığından, getirilen terkin sistemi, terkine konu vergilerin hukuken tahsil edilmiş şeklinde yorumlanmasını, bir başka anlatımla mükelleflerin bu vergileri ödediğinin kabul edilmesini gerektirmektedir.
Yatırımcılar tarafindan bu kapsamda yapılan yatırım harcamaları nedeniyle hak kazanılan yatırıma katkı tutarımn en fazla %10’luk kısmı bu düzenleme çerçevesinde ÖTV ve KDV hariç diğer vergi borçlarından terkin edilebilecektir. Bu tutar ile birlikte bu tutarın bir katı, vazgeçilen yatırıma katkı tutarı olarak toplam yatırıma katkı tutarından düşülecektir. Yatırımın bütünü itibarıyla terkini talep edilebilecek toplam tutarın hesabında ise, mükellefin ilgili yatırım teşvik belgesi kapsamındaki toplam yatırım harcamasına yatırıma katkı oramnın uygulanmasıyla belirlenen tutarın %10’unun aşılması mümkün olmayacaktır.
Düzenleme, gerek mevcut gerekse yeni alınacak yatırım teşvik belgeleri kapsamında 1/1/2022 tarihinden itibaren yapılacak yatırım harcamalarına uygulanmak üzere yürürlüğe girecek olup 1/1/2022 tarihinden önce yapılan yatırım harcamaları nedeniyle hak kazanılan ancak kazanç yetersizliği nedeniyle henüz kullanılamamış yatırıma katkı tutarları bu kapsamda değildir.
Vergiye Uyumlu Mükelleflere Sağlanan Vergi İndirimi Şartı Olarak İçin Kesinleşen Tarhiyatın Olmaması Dikkate Alınacak
Vergiye uyumlu mükelleflere yapılan vergi indirimi uygulamasında, yararlanma şartı olan tarhiyat yapılmama kuralı değiştirilerek kesinleşen tarhiyat olmaması şekline dönüştürülmektedir. Böylece kesinleşmediği sürece tarhiyat yapılmasının uyumlu mükellef indiriminden yararlanmayı etkilememesi amaçlanmaktadır.
Yenileme Fonundaki 3 Yıllık Süre İhtilafı Gideriliyor
Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde halihazırda da uygulanmakta olan yenileme fonu uygulamasında, maddeye ilişkin olarak verilen yargı kararları da dikkate alınarak düzenleme yapılmaktadır. Buna göre 3 yıllık sürenin hesaplanmasında bugüne kadar kabul edilen yaklaşımdan, mükellef lehine olacak şekilde, vazgeçilmektedir. Ayrıca söz konusu fonda yer alan tutarın, maddede belirtilen esaslar dâhilinde iktisap edilen bir veya birden fazla kıymet için ayrılacak amortismanlara mahsup edileceği belirtilmektedir. Söz konusu düzenlemelere uygun olarak amortismana tabi mallara ilişkin olarak alınacak sigorta tazminatına yönelik hükümleri ihtiva eden 329 uncu maddede de değişiklik yapılmaktadır.
Yeniden Değerleme İmkanı Sürekli Hale Geliyor
Kanunla 213 sayılı Kanunun mükerrer 298 nci maddesine eklenen (Ç) fıkrası uyarınca yeniden değerleme yapacak mükelleflerin istemeleri halinde ilk kez yeniden değerleme yapacakları hesap döneminden önceki hesap döneminin sonu itibarıyla bilançolarına kayıtlı bulunan taşınmazlar ile amortismana tabi diğer iktisadi kıymetlerini maddede yer alan kapsam, şart ve hükümlere uymak koşuluyla yeniden değerleyebilmelerine imkân sağlanmaktadır.
Zorunlu YMM Raporunun İbrazı İçin Ek Süre Olanağı
Vergi kanunlarında yer alan muafıyet, istisna, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılması kimi durumlarda yeminli mali müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibraz edilmesi şartına bağlanabilmektedir. Ancak ilgili mevzuatın aradığı tüm koşullar yerine getirilmiş olmasına rağmen, yeminli mali müşavir tasdik raporunun belirlenen sürede ibraz edilmemiş olması mükelleflerin ilgili hükümlerden faydalanamamalarına sebep olmaktadır. Önerilen düzenleme ile yeminli mali müşavir raporunun belirlenen sürede ibraz edilmemesi halinde mükelleflere tebliğ edilmek şartı ile 60 günlük bir mühlet verilmesi, tasdik raporunun bu süre içinde de ibraz edilmemesi halinde mükelleflerin tasdike konu haktan yararlanamaması amaçlanmaktadır. Diğer taraftan yeminli mali müşavir raporunun belirlenen ilk sürede verilmemesi durumunda mükellefler adına özel usulsüzlük cezası kesilmesi amacıyla Vergi Usul Kanununun 353 üncü maddesinde de değişiklik yapılmaktadır. Böylece, bahse konu raporun belirlenen sürede ibraz edilmemesi halinde mükellef adına özel usulsüzlük cezası kesilecek ancak yazı ile tebliğ edilmek suretiyle raporun ibraz edilmesi için 60 günlük bir süre verilecektir.
Vergi Cezasında Tekerrür Zammı Uygulamasında Öngörülen Değişiklikler
Tekerrür uygulamasına yönelik olarak fiil ile ceza arasında bulunması gereken orantılılık ilkesinin sağlanması amacıyla, vergi ziyaı cezasında cezanın kesinleştiği tarihi izleyen günden itibaren beşinci yılın isabet ettiği takvim yılının sonuna kadar, usulsüzlükte cezanın kesinleştiği tarihi izleyen günden itibaren ikinci yılın isabet ettiği takvim yılının sonuna kadar tekrar ceza kesilmesi durumunda, artırım tutarı kesinleşen cezadan fazla olmamak üzere, vergi ziyaı cezasının yüzde elli, usulsüzlük cezasının yüzde Yirmibeş oranında artırılmak suretiyle uygulanması sağlanmaktadır.
5.000 TL’yi Aşan Usulsüzlük ve Özel Usulsüzlük Cezaları İçin Öngörülen Değişiklikler
Vergisel ihtilafların azaltılması ve vergiye uyumun artırılmasını temin etmek amacıyla 5.000 Türk lirasını aşan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları uzlaşma ve tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamına alınmakta, bu değişikliğe bağlı olarak Vergi Usul Kanununun 376 ncı maddesinin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde de değişiklik yapılarak, üzerinde uzlaşılan bu cezaların da Kanunun ilgili maddesinde düzenlenen sürede ödenmesi durumunda üzerinde uzlaşılan cezanın %25’inin indirilmesi sağlanmaktadır. Diğer taraftan 5.000 Türk lirasını aşmayan usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezaları için ise Kanunun 376 ncı maddesindeki indirim oranının %50 artırımlı olarak uygulanabilmesi temin edilmektedir.
Gelir Vergisinden İstisna Edilen Kazançlar
Yaklaşık 850 bin civarında olan ve ‘küçük esnaf’ olarak ifade edilen mükellef grubunun, kazançlarının istisna edilmesiyle yıllık beyanname vermemeleri sağlanacak. Cirosu 240 bin TL’nin altındaki küçük esnafa da vergi muafiyeti getiriliyor.
Kanun Teklifi ile 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununda bazı değişiklikler yapılması öngörülmektedir. İlk olarak basit usulde vergilendirilen mükelleflerin kazançları gelir vergisinden istisna edilmektedir. 850.000 civarında olan bu mükellef grubunun, bir yıl içinde alış, satış ve iş hasılatı belli büyüklüğün ötesine geçememekte, küçük esnaf olarak ifade edilmektedir. Bu mükellef grubunun kazançlarının istisna edilmesiyle, yıllık beyanname vermemeleri sağlanmakta olup, bu hükümle bağlantılı olarak Kanunun diğer maddelerinde yer alan beyan, vergi hesabı ve verginin ödenmesine işaret eden hükümlerde de değişiklik yapılması öngörülmektedir.
Yasa teklifinin tamamı için tıklayınız.
ERİŞ Bağımsız Denetim ve YMM A.Ş.