Yenileme Fonunun Uygulanma Esasları

 

Emrah AYGÜL
YMM, Bağımsız Denetçi

(Not:

1.GİRİŞ

Vergi yasalarında ticari faaliyetlerin sürdürülmesini kolaylaştırıcı ve özendirici hükümlerin arasında yenileme fonu müessesesi de bulunmaktadır. Bu müessese esasen amortismana tabi varlıkların satışından ya da hasar tazminatından kaynaklanan fonların yenileme amaçlı kullanılması halinde, bu fonların vergilendirilerek aşınmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Yine bu müessesenin literatürde enflasyonun işletmeler üzerindeki olumsuz etkilerini kısmen gideren düzenlemeler arasında yer aldığı kabul edilmektedir. Çalışmamızda yenileme fonu uygulaması hakkında genel bilgi verilmesi amaçlanmaktadır.

  1. YENİLEME FONU KAVRAMI VE YASAL DÜZENLEMELER

İşletme varlıklarının yenilenmesi için kârdan ayrılan fonlara genellikle “yenileme yedek akçeleri” adı verilmektedir. Yenileme yedek akçeleri sabit varlıklar için olduğu kadar, dönen varlıklar için de söz konusudur. Örneğin stokları yenileme akçesi gibi. Geniş bir bakış açısıyla yenileme fonu böyle bir anlam ifade etmekteyken, uygulamada, Vergi Usul Kanununda yapılan düzenlemeler çerçevesinde, yenileme fonu, işletmeye ait amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından elde edilen veya yangın, deprem, sel, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen değerini kaybetmesi nedeniyle alınan sigorta tazminatı karşılığında hesaplanan kârın ilgili iktisadi kıymetin yenilenmesi amacıyla bilançonun pasifinde özel bir fonda 3 yıl vergi kapsamı dışında tutulmasıdır.

İşletmelerin kârları, işletmenin özelliğine göre gelir veya kurumlar vergisine tabi tutulmaktadır. Dolayısıyla varlıkların satışından veya hasar tazminatından doğan kârlar da vergiye tabi olacaktır. Söz konusu varlığın, işletme faaliyeti açısından yenilenmesi zorunlu bir varlık olduğu düşünülürse, satıştan veya tazminattan doğan kârdan vergi alınması halinde, satıştan veya tazminattan edinilen fon ile elden çıkarılan veya hasar gören varlık bile tekrar alınamazken, yenisinin alınması hayli güç olacaktır.  Dolayısıyla vergilendirme yapılırken işletme faaliyetlerinin sürdürülebilmesi için yenilenmesi gerekli varlıkların yenilenmesini özendirici hükümlere ihtiyaç olduğu açıktır.

Yine işletme kayıtlarında yer alan varlık değerlerinin enflasyon sebebiyle reel değerden giderek uzaklaşması sebebiyle bu varlıkların elden çıkması sonucu oluşan kâr gerçekçi olmayacaktır. Söz konusu kârların da yenileme fonu olarak kabul edilmesi, işletmeleri kısmen enflasyonun olumsuz etkilerinden koruyabilecektir.

İşte bu amaçlarla yenileme fonu müessesesi Vergi Usul Kanununun 328 ve 329. maddelerinde düzenlenmiştir.

Maddelerin güncel metinleri aşağıdaki gibidir.

“Amortismana tabi malların satılması:

Madde 328 – (Değişik birinci fıkra : 30/12/1980 – 2365/56 md.) Amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satılması halinde alınan bedel ile bunların envanter defterinde kayıtlı değerleri arasındaki fark kâr ve zarar hesabına geçirilir. İşletme hesabı esasında defter tutan mükelleflerle serbest meslek kazanç defteri tutan mükellefler bu farkı defterlerinde hasılat veya gider kaydederler.

Amortisman ayrılmış olanların değeri ayrılmış amortismanlar düşüldükten sonra kalan meblağdır.

Devir ve trampa satış hükmündedir.

(Ek:19/2/1963-205/21 md.; Değişik:30/12/1980-2365/56 md.) Şu kadarki, satılan iktisadi kıymetlerin  yenilenmesi, işin mahiyetine  göre zaruri bulunur  veya  bu  hususta   işletmeyi    idare    edenlerce    karar   verilmiş    ve    teşebbüse    geçilmiş  olursa  bu  takdirde, satıştan tahassül eden kâr, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan kârlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu kârlar o yılın matrahına eklenir.

(Ek : 19/2/1963 – 205/21 md.) Yukarıki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan kâr, yeni değerler üzerinden bu kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.

Amortismana tabi malların sigorta tazminatı:

Madde 329 – Yangın, deprem, sel, su basması gibi afetler yüzünden tamamen veya kısmen zıyaa uğrayan amortismana tabi iktisadi kıymetler için alınan sigorta tazminatı bunların değerinden (Amortismanlı olanlarda ayrılmış olan amortisman çıktıktan sonra kalan değerden) fazla veya eksik olduğu takdirde farkı kâr veya zarar hesabına geçirilir.

Şu kadar ki, alınan sigorta tazminatı ile zıyaa uğrayan malların yenilenmesi işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde tazminat fazlası, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Bu süre içinde kullanılmamış olan tazminat farkları kâra ilave olunur.

(Ek fıkralar : 30/12/1980 – 2365/57 md.)

Üç yıldan önce işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu tazminat fazlası, o yılın matrahına eklenir.

Yukarıdaki esaslar dahilinde yeni değerlerin iktisabında kullanılan tazminat fazlası, yeni değerler üzerinden bu Kanun hükümlerine göre ayrılacak amortismanlara mahsup edilir. Bu mahsup tamamlandıktan sonra itfa edilmemiş olarak kalan değerlerin amortismanına devam olunur.”

  1. YENİLEME FONUNUN KAPSAMI VE ŞARTLARI

3.1. Bilanço Usulüne Göre Defter Tutulmalı mıdır?

Yasa metinlerinde yer alan “pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir” açıklaması dolayısıyla öteden beri yenileme fonundan yararlanacak mükellefin bilanço usulüne göre defter tutması gerektiği anlayışı hakimdir. Nitekim pasif kavramı ancak “bilanço” düzenleyen işletmeler için geçerlidir.  Dolayısıyla işletme usulüne göre defter tutan mükelleflerin, kazancı basit usulde tespit edilen ticari kazanç sahiplerinin, zirai işletme hesabı esasına göre kazançları tespit edenlerin ve serbest meslek kazanç defteri tutan serbest meslek erbabının yenileme fonu uygulamasından faydalanamayacağı süregelen anlayış olmuştur.

Süregelen anlayış yukarıdaki şekilde olmasına rağmen Ankara Defterdarlığı Usul Gelir Müdürlüğü tarafından verilen bir özelge ile serbest meslek erbaplarının da yenileme fonundan yararlanabileceği açıklanmıştır. Söz konusu özelgede yer alan açıklamalar aşağıdaki gibidir.

“- …………………Dairesi Müdürlüğünün …………… vergi numarasında serbest meslek faaliyetinden dolayı kayıtlı mükellefi olduğunuzu, 1998 yılı Şubat ayında araç satın aldığınızı, arabanızı 1999 yılında demirbaş ve amortisman listesine kayıt ettiğinizi, aracın 1999 yılı  değerinin 2.000.000.000.-TL olduğunu ve o tarihten itibaren amortisman ayırmadığınızı, aracı 2004 yılı Eylül ayında 8.120.000.000.-TL’ ye sattığınızı ve yenisini aldığınızı, alış ve satış arasındaki fark 6.120.000.000.-TL olduğundan defter kaydına göre kâr elde ettiğinizi,

….

– Araç satışında kâr  çıkması halinde, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin satışından elde edilen kazançlarda serbest meslek erbabının da yenileme fonuna ilişkin hükümlerinden  faydalanıp, faydalanamayacağı hususunda  Defterdarlığımızdan  görüş talep edilmiştir.

Yine aynı Kanunun 328 inci maddesinde;  “…..

Şu kadar ki, satılan iktisadi kıymetlerin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zaruri bulunur veya bu hususta işletmeyi idare edenlerce karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olursa bu takdirde, satıştan tahassül eden kâr, yenileme giderlerini karşılamak üzere, pasifte geçici bir hesapta azami üç yıl süre ile tutulabilir. Her ne sebeple olursa olsun bu süre içinde kullanılmamış olan kârlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Üç yıldan önce terki, devri veya işletmenin tasfiyesi halinde bu kârlar o yılın matrahına eklenir.”…..hükmü yer almaktadır.

Buna göre, amortisman listesinde kayıtlı binek otomobilinizi satıp, 3 yıl içinde yenisini almanız halinde Vergi Usul Kanununun 328 inci maddesinde yazılı yenileme fonu uygulamasından  yararlanmanız mümkün bulunmaktadır.”

Yine İstanbul Defterdarlığı Usul Gelir Müdürlüğü tarafından verilen 04.02.2005 tarih ve 10863 Sayılı özelgede, Bakanlık Makamından alınan 17.01.2005 tarih ve B.07.0GEL.0.29/2980-328-152/2374 sayılı yazıdan alıntılar yapılmıştır. Söz konusu yazıda Vergi Usul Kanununun 328. Maddesinden söz edildikten sonra “Bu hükmün uygulanması diğer faaliyet gruplarında olduğu gibi işletme hesabına göre defter tutan mükellefler ile serbest meslek kazanç defteri tutan serbest meslek erbabı için de aynıdır.” açıklamasında bulunulmuştur.

Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında uygulamanın Bakanlık makamı tarafından yönlendirilmesinde kapsam bakımından genişleme olduğu, bu sebeple serbest meslek erbapları ve işletme hesabına göre defter tutan yükümlülerin ilgili makamlardan özelge almak suretiyle yenileme fonundan yararlanmalarının uygun olacağı düşünülmektedir.

3.2. Yenilemenin Zaruri Olması veya İşletmeyi İdare Edenlerce Karar Verilip Teşebbüse Geçilmiş Olması Gereklidir

Yenileme fonu için diğer bir şart, satılan ya da hasar gören iktisadi kıymetin yenilenmesinin, işin mahiyetine göre zorunlu bulunması veya işletmeyi idare edenlerce bu hususta karar verilmiş ve teşebbüse geçilmiş olmasıdır.

Satılan iktisadi kıymetin yenilenmesi, işin mahiyetine göre zorunlu olduğunda, işletmeyi idare edenlerce ayrıca karar verilmiş olması şartı aranmaz. Örneğin, tek bir araçla nakliyecilik yapan bir işletmenin bu aracı kaza sonucu kıymetini tamamen kaybederse, yenisinin alınması zorunludur. Aksi halde faaliyetin sürdürülmesinin imkanı kalmaz.

Satılan veya hasara uğrayan duran varlığın yenilenmesi işin mahiyetine göre zorunlu değilse, yenileme fonunun uygulanabilmesi için işletmeyi idare edenlerce bu konuda karar alınması ve teşebbüse geçilmiş olması gerekmektedir. Böyle bir durumda yetkili karar merciince (yönetim kurulu, ortaklar kurulu vb.) kararın yazılı olarak alınması, karar defterine kayıt edilmesi uygun olacaktır. Yenileme fonu ile ilgili defter kaydının ya da yenileme fonunun yer aldığı bilançonun genel kurul tarafından onaylanmasının idare edenlerce karar verildiği anlamına geleceği yönünde görüşler vardır. Yenilemenin işin mahiyetine göre zorunlu olmaması halinde yenileme fonu konusunda kararların yetkili mercilerce alınması ve karar defterine geçirilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

Öte yandan satılan veya hasara uğrayan duran varlığın yenilenmesinin işin mahiyetine göre zorunlu olmadığı hallerde, uygulamada yenileme için teşebbüse geçilme şartının aranmadığı görülmekte ise de, duran varlık seçimi konusunda çalışmalar yapılması üzerinde durulabilir. Yenilenecek duran varlığın türüne göre, fiyat tekliflerinin, katalogların alınması, makine üreticileri ile yazışmaların yapılması gibi çalışmalar içinde bulunulması ve bu çalışmaların belgelerinin muhafaza edilmesi uygun olacaktır.

Bununla birlikte, sabit kıymetin yenilenmesi işin mahiyetine göre zorunlu da olsa, satış veya sigorta tazminatı alınmasından doğan kâr işletmeden çekilmişse, yenileme fonu ayrılamaz. Kâr işletmeden çekilmemekle birlikte, beyan edilen vergi matrahına dahil edilmişse fonun tesisi yine mümkün değildir.

3.3. Satılan ve Yenilenecek Olan İktisadi Kıymet, Amortismana Tabi Olmalıdır

Yenileme fonu uygulaması açısından iktisadi kıymetin amortismana tabi olması gerekmektedir. Amortismana tabi olmayan iktisadi kıymetlerin satışından doğan kâr yenileme fonu uygulamasına konu olmaz. Bu sebeple boş arazi ve arsaların satışından doğacak kârlar yenileme fonu uygulamasına konu edilememektedir.

3.4. Yeni Alınacak İktisadi kıymet Satılan veya Hasara Uğrayan İktisadi Kıymetle Aynı Neviden Olmalıdır

Yenileme fonuyla giderleri karşılanacak iktisadi kıymetin aynı neviden olması hususu, aynı faaliyet konusu ile ilgili olması şeklinde anlaşılabilir. Örneğin taşımacılık yapan bir nakliye firmasının altı tekerlekli kamyonlarından bir tanesini satıp on tekerlekli daha büyük bir kamyon satın almasında bu fon kullanılabilecektir. Ancak kamyonu satıp otobüs alması ve personel servisi işine girmesi durumunda, kamyon satışı sırasında oluşturacağı fonu otobüse ilişkin giderleri karşılamak amacıyla kullanamayacaktır. Yine, yenileme fonu kullanılacak iktisadi kıymetlerin aynı sayıda olması şartı yoktur. Bir kamyonun satışından kaynaklanan yenileme fonu, alınan iki yeni kamyonun giderlerini karşılamak amacıyla kullanılabilecektir.

Konu ile ilgili olarak İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığından verilen 14.10.2005 tarih ve  B.07.1.GİB.4.34.19.02/VUK-1/11794 sayılı özelgede aşağıdaki açıklamalar yapılmıştır.

“Yenileme hesabında yer alan satış kârının muhakkak surette satılan iktisadi kıymetle aynı neviden başka bir iktisadi kıymetin iktisabında kullanımı esastır. Bu itibarla, satılan  iktisadi kıymet   yerine  bir başka   iktisadi kıymetin alınmak istenmesi veya alınması iktisadi kıymetin yenilenmesi olarak kabulü mümkün olamayacağından,  kamyonet  satışından doğan kârın forklift alımında kullanılması mümkün bulunmamaktadır.”

3.5. Yenileme Fonunun Kullanım Esasları

Öncelikle her ne kadar yasal düzenlemede yer almasa dahi Gelir İdaresi Başkanlığı yenileme fonunun uygulanmasında satışın yapıldığı hesap döneminde yenileme yapılmasını kabul etmemektedir.

Nitekim İstanbul Defterdarlığının 04.02.2005 tarih ve B.07.4.DEF.0.34.20./ VUK-1/328-10863 sayılı özelgesinde “328’nci madde hükmünün uygulanabilmesi yeni iktisadi değerin, satışının yapıldığı yılı takip eden yıllarda iktisap edilmesine bağlı bulunduğundan, aynı yıl içinde yenileme yapılan hallerde satıştan elde olunan kâr dikkate alınarak pasifte karşılık ayrılması mümkün bulunmamaktadır.” Açıklaması yer almaktadır. Uygulayıcıların idarenin görüşünü de dikkate alarak işlem tesis etmeleri uygun olacaktır.

Yenileme fonu uygulamasında, satılan ya da hasar gören her amortismana tabi iktisadi kıymet için bu satıştan ya da hasar sebebiyle sigortadan alınan tazminattan doğan kâr nedeniyle ayrılan yenileme fonundan, satılan iktisadi kıymetin yerine alınan aynı nitelikteki iktisadi kıymetin amortismanı mahsup edilir.

Yenileme fonuna alınan söz konusu kârın üç yıl içerisinde kullanılması zorunludur. Her ne şekilde olursa olsun bu süre içerisinde kullanılamayan fonlar üçüncü yılın vergi matrahına eklenir. Bu nedenle yenileme işlemi üç yıl içinde yapılmalı, bu süre içinde yapılmazsa fonda bekletilen tutar gelir kaydedilmelidir.

Buradaki üç yıllık süre hesabı öteden beri farklı yorumlara konu olmaktadır. Birinci anlayışta yenileme fonu, oluştuğu yıl dahil, üç yıl içinde yenileme yapılmadığında üçüncü yılın kazancına dahil edilecektir. Örneğin 1991 yılında yapılan satış kârının yenileme fonuna alınması halinde 31.12.1991 ve 31.12.1992 bilançolarında yenileme fonu korunacak, ancak 1993 yılı vergi matrahına dahil edilmesi gerekecektir. İkinci anlayış ise yukarıdaki örneğe göre, yenileme fonunun 31.12.1993 bilançosunda da korunabileceği, yenileme yapılmadığında, vergi matrahına 1994 yılında dahil edileceği şeklindedir. Gelir İdaresi Başkanlığı ilk anlayışa katılmaktayken , uyuşmazlıklarla ilgili açıklanan Danıştay kararlarında ikinci görüşün dikkate alındığı görülmektedir.

Ancak üç yıllık süre dolmadan işin terki, devri veya işletmenin tasfiyesi durumlarında, söz konusu fondaki tutar o dönemin matrahına eklenerek vergilendirilir. V.U.K.’nun 328. maddesi hükmü irdelendiğinde, yenileme fonu ayrılmasının nedeni satılan iktisadi kıymetin yenilenmesinin zaruri görülmesi veya bu konuda teşebbüs sahiplerince karar alınıp harekete geçilmiş olmasıdır.

Tasfiye halindeki işletmelerde doğaldır ki işletmenin faaliyeti alacakların tahsili, borçların ödenmesi ve varlıkların satılmasından ibarettir. Böyle bir süreçte satılmış ya da satılacak varlıkların yenilenmesi söz konusu olamayacağından yenileme fonundaki yenilenmemiş kıymetlerle ilgili tutarların tasfiyeye giriş tarihi itibariyle çıkarılan bilançodaki kıst döneme ilişkin kurum kazancına ilavesi gerekmektedir.

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 18. maddesinde bir veya birkaç kurumun diğer bir kurumla birleşmesinin, birleşme nedeniyle infisah eden kurumlar bakımından tasfiye hükmünde olacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla birleşme sebebiyle infisah eden şirketlerde de yenileme fonunun vergiye esas kurum kazancına ilave edilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Yenileme fonu ayrılması için amortismana tabi iktisadi kıymetin mutlaka satış suretiyle elden çıkarılması ya da sigorta tazminatı alınması şart değildir. Vergi Usul Kanununun 328. maddesinde devir ve trampa da satış hükmünde sayılmıştır. Bu nedenle devir veya trampa suretiyle elden çıkarmalarda da bir kâr oluşuyorsa bu kâr yenileme fonuna alınabilir.

3.6. Yenileme Fonu Enflasyon Düzeltmesine Tabidir

Vergi Usul Kanununda yer alan düzenlemeler uyarınca (Geçici 25 ve Mükerrer 298. maddeler) üretici fiyat endeksindeki artışın içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde %10’dan fazla olması halinde mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi tutulacağı hükmü yer almaktadır. Enflasyon düzeltmesine başlamak için, üretici fiyat endeksindeki artışın her iki ölçü seviyesini aşması gerekmektedir. Bunlardan birisi aşağıda kaldığında düzeltme başlamaz.

Söz konusu şartlar oluştuğunda enflasyon düzeltmesi kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından yapılacaktır.

Enflasyon düzeltmesi mali tablolar içerisinde yalnızca bilançoya uygulanmaktadır. Dolayısıyla diğer mali tablolar için enflasyon düzeltmesi uygulanmayacaktır.

Bilanço üzerinde enflasyon düzeltmesi uygulanabilmesi için öncelikle hangi hesaplara enflasyon düzeltmesi uygulanacağına karar verilmelidir. Bu hesaplar ise parasal olmayan değerleri gösteren hesaplar olacaktır. Parasal olamayan kıymetler ulusal para değerindeki değişmelere rağmen satın alma güçleri değişmeyen kıymetlerdir.

Yenileme fonunun yer aldığı 549 ÖZEL FONLAR HESABI da 328 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği uyarınca parasal olmayan kıymet olarak değerlendirildiğinden bu hesap için şartların oluşması halinde, deftere kayıt tarihi itibariyle, enflasyon düzeltmesi yapılacaktır.

  1. SONUÇ

İşletmelerin amortismana tabi iktisadi kıymetlerinin yenilenmesini özendirmek amacıyla Vergi Usul Kanununda düzenlenen yenileme fonu müessesi, nihai bir vergi avantajı sağlamamakla beraber, vergiyi erteleyen dolayısıyla yenilemenin finansmanını kolaylaştıran bir müessesedir. Uygulanması ihtiyari olan bu müessese aynı zamanda enflasyonun işletmeler üzerindeki olumsuz etkilerini de kısmen gidermektedir.

Bu müessesenin uygulanmasının tercih edilmesi halinde yasal düzenlemelere riayet edilmesi gerekmektedir. Aksi takdirde amaçlanan fayda yerine işletmelerin cezalı tarhiyatlar sebebiyle zarar görmesi muhtemel olabilecektir.

Mehmet Ali Canoğlu, Yenileme Fonu ve Muhasebesi, Diyalog Dergisi, İstanbul: Sayı 226, S.5.

10.01.1961 Tarih ve 10703 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Safiye Öngen, Vergi Muhasebesi, Ankara: Yaklaşım Yayınları, 2000, S.345.

Bu konuda verilmiş bir çok Danıştay kararı bulunmaktadır. Bkz. Ekrem İspir ve diğerleri, Vergi Usul Kanunu Uygulamasına İlişkin Danıştay Kararları, 1985:Ankara

24.02.2005 Tarihli özelge.

Yılmaz Özbalcı, Vergi Usul Kanunu Yorum ve Açıklamaları, İstanbul: 1975, S.474.

Oktay Güvemli, Amortismanlar, Yeniden Değerleme ve Uygulamaları, İstanbul:Proje Danış AŞ., 2. B., 1998, S. 213

Recep Bıyık ve Aydın Kıratlı, Vergi Teşvik ve Korumaları, İstanbul: Maliye Hesap Uzmanları Derneği Yayını, 2000, S.658.

Yafes Pehlivan, Yenileme Fonu Müessesesi, Vergici ve Muhasebeciyle Diyalog Dergisi, İstanbul: Sayı 186, 2003, S.25

Uğur Anlar, Amortismana Tabi İktisadi Kıymetlerle İlgili Özel Haller: Satış, Yenileme Fonu ve Sigorta Tazminatı, Vergi Dünyası Dergisi, İstanbul: Sayı 304, 2006, S.158

Mehmet Emin Akyol, Yenileme Fonu ve Muhasebeleştirilmesi, Vergici ve Muhasebeciyle Diyalog Dergisi, İstanbul: Sayı: 178, S.21.

Remzi Örten, Yenileme Fonu ve Muhasebe Uygulamaları, Yaklaşım Dergisi, Ankara:Sayı 76, Nisan 1999, S.16

Üç yıllık sürenin hesabında iktisadi kıymetin satıldığı yılın ilk yıl olarak kabulü gerekmektedir. Bu durumda 2003 yılında satılan iktisadi kıymete (kamyonet) ait  satış kârı  o yılın sonu itibariyle düzenlenecek bilançoda  “Yenileme Fonu” hesabında yer alan ve 2004 yılında da aynı hesapta bulunan tutar, 2005 yılında diğer bir anlatımla üçüncü yılda yenilemenin yapılmaması durumunda bu yılın kazancı sayılarak vergi matrahına   dahil edilmesi gerekmektedir(İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığından verilen 14.10.2005 tarih ve  B.07.1.GİB.4.34.19.02/VUK-1/11794 sayılı özelgesi).

Danıştay 4. Dairesinin Esas No:1992/3956, Karar No:1994/159 Sayılı kararı.

Gelir Vergisi Kanununun 81. maddesinde ferdi bir işletmenin sahibinin ölümü halinde, kanunî mirasçılar tarafından işletmenin faaliyetine devam olunması ve mirasçılar tarafından işletmeye dahil iktisadî kıymetlerin kayıtlı değerleriyle (bilanço esasına göre defter tutuluyorsa bilançonun aktif ve pasifiyle bütün halinde) aynen devir alınması halinde değer artışı kazancının hesaplanmayacağı ve vergilendirilmeyeceği belirtilmiştir. Böyle bir durumda yenileme fonunun da ölüm tarihi itibariyle kazanca ilave edilmeyeceği düşünülmektedir. Yenileme fonu diğer pasif kalemleri gibi pasifin bir unsuru olarak mirasçıya devrolacaktır.

21.06.2006 Tarih ve 26205 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

Akyol, S.21.

Genel olarak enflasyon düzeltmesi yapılma zorunluluğu söz konusu şartlara bağlı olsa dahi bazı yükümlüler için üretici fiyat endekslerine bağlı olmaksızın tüm dönemlerde enflasyon düzeltmesi yapılması gerekmektedir. Münhasıran (Sadece) sürekli olarak işlenmiş altın, gümüş alım-satımı ve imali ile iştigal eden ve kazançlarını Bilanço esasına göre tespit eden gelir veya kurumlar vergisi mükellefi olan kuyumcuların, enflasyon düzeltme şartlarının (fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde %10’dan fazla olması) oluşup oluşmadığına bakılmaksızın, her geçici vergi dönemi ve hesap dönemi sonu itibarıyla enflasyon düzeltmesi yapmaları zorunludur.

28.02.2004 Tarih ve 25387 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.